![]() ![]() |
|
Eller
yukarı donlar aşşaaa. Mr. Cehov flört ediyor.
|
|
Diğer
kahramanlarımızın ne yaptığına gelince. Çehov'un keyfi
yerindedir. Barda karı kızla takılmakta ve durumun
keyfini çıkarmaktadır. Televizyon bölümü bu tip hafif
olayları aktarsa da asıl hikayede yani James Blish'in
yazdıklarında, ekipteki elemanların uzun uzun
istiarede bulunduklarını farkederiz. Hatta Spock
geçmiş maceralardan örnekler vererek duruma hal çaresi
bulmaya çalışır. Spock'un bahsettiği "Sonsuzluğun
Kenarındaki Şehir" adlı vakada yaptıkları iptidai
bilgisayardır. Hugo mükafatına layık görülen o
dokunaklı öyküde bir trikorder vasıtasıyla bilgisayar
imal etmeyi başarmışlar ve ol sayede 1930'ların
Chicago'sundan gemiye dönmüşlerdir. Fakat arada fark
vardır. Gittikleri yer gerçekten Chicago idi ve zaman
hakikaten 1930'du. Oysa şimdi onlar sadece bir dekor
içinde bulunuyorlardı. Hem ortam gerçek olsa bile
1880'lerin Amerika'sındaydılar. Bilgisayar için
gerekecek parçaları nereden bulacaklardır?
|
![]() ![]() |
|
Burası
Tombstone buradan çıkış yok. McCoy Berberde.
|
| İmdi gelelim televizyon versiyonu ile kitap arasındaki en büyük farka. Fakat ondan önce kahramanlarımızın bulduğu hal çaresini öğrenelim. Onlar asla Earp'lerle düelloya girmeyecek fakat onları uyuşturucu sürülmüş oklarla bayıltacaklardır. Bunun için de Dr. Mccoy vazifelendirilir. O, Doc Holliday'a gidip ondan malzeme temin edecektir. Bu arada ilginç bir anekdot, 1957'de çevrilen Gunfight at the O.K. Corral filminde Morgan Earp'ı, De Forest Kelly canlandırıyordu. Fotoğraflarda görüldüğü üzere dizide Mccoy uyuşturucu yapımı için gerekli olan alkolü bir berber dükkanından temin eder. Berberde de Doc Holliday traş olmuş ve yüzüne sıcak havlu konulmuştur. O, gelenin kim olduğunu bilmemektedir. Ancak konuşmalar ve berberin titreyen sesini duyduğunda gelenin Mcclovvery olduğunu anlar. Ayağa kalkar silahını çeker ve Mccoy'a doğrultur. Şimdi gelelim kitaptaki sekansa. |
![]() ![]() |
| McCoy ilaç arıyor. Doc Holliday silahını McCoy'a doğrultuyor. |
| Mccoy
dişçilik yapan Doc Holliday'ın muayenehanesine gider.
Orada Holliday ilkel bir şekilde bir hastasının dişiyle
uğraşmaktadır. Doc onu görünce, "Şimdi mi
istiyorsun McClovvery" der. Doktor ona dişin hastanın
çene kemiğine kaynadığını söyler ve yardım etmek için
müsade ister. Holliday şüphelenmekle beraber ona izin
verir. Mccoy hastanın dişini ağrısız bir şekilde çeker.
Holliday iyice şaşırır ve doktora bu hileyi nereden
öğrendiğini sorar. Aralarında bir takım konuşmalar geçer
ve Mccoy Holliday'dan tedarik ettiği malzemelerle
arkadaşlarının yanına döner. |
![]() ![]() |
| Mr Cehov kız arkadaşıyla Mr Çehov Düelloda |
| Bu
arada
Çehov dizideki sekansta gerçekten hatunla keyif
yapıyordur. Sonra Morgan belirir ve kıza sarkar. Çehov da
müdahale eder düelloya tutuşurlar. Öyle ya namus meselesi
neticede. Velakin olan olur ve hızlıca silahını çeken
Morgan Earp, silahşörlükte acemi Cehov'u öldürür. Aslında
bu vakada en isteklisi Cehov'dur. Herkesten farklı olarak
onun belinde çift tabanca vardır. Devam etmeden önce yine
kısa bir fasıla verelim. Televizyon dizisi hep karanlıkta,
kırmızı bir gökyüzü altında geçer. Halbuki kitapta öyle
değildir. Hikayede Dr Mccoy, Holliday'ın muayenhanesinden
çıktığında kuvvetli ışık yüzünden gözlerini kısmaktaydı.
Cehov'un vurulması çok elim bir hadisedir. Günahsız ve
biçare Cehov, Morgan Earp'ın silahından çıkan kurşunlarla
Tombstone kasabasının caddesine boylu boyunca serilir.
James Blish hikayesinde bu durumu şu dramatik kelimelerle
anlatır: "Çekov'un
tabancası
kılıfından
bile
çıkmamıştı. Şaşkın bir tavırla göğsünde gittikçe büyüyen
kan lekesini tuttu, sonra yüzüstü yere kapaklandı." Olan
olmuştur artık. Mr. Cehov, Melkotların boktan gezegeninde
hayata veda etmiştir. Ekip artık dört kişiden mürekkeptir.
Ve başlarının çaresine Cehov olmadan bakmak zorundadırlar.
(Gerçi yıldız gemisi dümencisini gezegene niçin indirirler
anlamış değilim. Cehov yerine o sevimsiz Sulu ölseydi bu
kadar üzülmezdim.) |